Müşteriye Sunum Nasıl Yapılır?
Reklamcılık mesleğine aşık sevgili genç kardeşlerimize, konuyu merak eden ve “acaba bu işler nasıl dönüyor” diyen değerli meraklılara, grafik tasarım işine henüz adım atmış, yeni mezun art direktörlere (ya da art direktör adaylarına), çok kıymetli metin yazarlarına, mini mini müşteri temsilcilerine, grafik tasarımın proleterleri emekçi grafikerlere ve herkese; her zaman olduğu gibi ciğerimizin köşesinden bir merhaba…
Bu makalemizde müşteriye sunum nasıl yapılır konusunu detaylı bir biçimde açıklamaya çalışacağız.
Müşteriye sunum nasıl yapılır, sunum yapmanın püf noktaları nelerdir gibi soruların yanıtlarını siz değerli grafik tasarımcılara ve reklamcılık mesleğine ilgi duyan herkese vermeye çalışacağız.
İster bir grafik tasarımcı ya da art direktör olun, ister bir reklam ajansında müşteri ilişkilerinden sorumlu müşteri temsilcisi ya da müşteri direktörü olun, isterseniz de freelance çalışan bir grafik tasarımcı olun…
Müşteriye sunum yapmak gibi bıçak sırtı bir konunun inceliklerini ve bu konudaki önemli ipuçlarını kesinlikle bilmelisiniz.
Makalemizi sonuna kadar okuduğunuzda aslında bu işin çok da zor bir iş olmadığını görecek ve yapacağınız sunumlarda dikkat edilmesi gereken birkaç kurala dikkat edip, başarılı neticeler alabileceğinizi net bir biçimde anlayacaksınız.
Müşteriye sunum nasıl yapılır, bu işin ince detayları ve ipuçları nelerdir, sunum sırasında nelere dikkat edilmelidir ve benzeri soruların yanıtlarını vermeye çalışacağımız yazımıza başlıyoruz.
Başta genç kardeşlerimiz olmak üzere, herkese keyifli okumalar dileriz.
Özenli ve Düzenli Olmak
Bir insan ister reklamcı olsun, isterse bambaşka bir meslek grubuna dahil olsun, yaptığı iş ne olursa olsun öncelikle yaptığı işe karşı saygı duymak durumundadır.
Yapılan işe saygı göstermenin en önemli kriteri ise o işe özenmektir.
Zira, insan saygı duyduğu işe özenir.
Örnek vermek gerekirse, bir art direktörsünüz.
Sizden bir kampanya için, reklamcılık terminolojisinde “key visual” diye tabir edilen bir “anahtar görsel” istendi.
Bunu oluştururken, (eğer gerçek bir art direktörseniz) uymanız gereken bazı kurallar ve özenmeniz gereken kimi durumlar olacaktır.
İşin temel boyutundan kesinlikle bahsetmiyoruz.
Yani, bir art direktöre (yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere) “renkler uyumsuz olmuş” ya da “perspektif abuk sabuk duruyor, bu ne biçim açı” denmez, denemez, denmemelidir.
Zira, bir art direktör, (altını çize çize söylüyoruz ki) sahiden de bir art direktörse ya da art direktör seviyesinde bir grafik tasarımcıysa, zaten grafik tasarımın bu temel prensiplerini bilecek ve bu kurallara riayet edecektir.
Buraya kadar her şey tamam, ama eksik olan bir şey var; o da şu:
Yukarıda da belirttiğimiz üzere işe özen göstermek…
Bundan kastımız şu; özenmek, detayları yakalamakla olur.
Daha önce şimdiki konumuzla kısmen de olsa ilgili bir makale yayınlamıştık.
Buradaki makalede grafik tasarım alanında başarılı bir tasarımcının özellikleri konusundan söz etmeye sanırız gerek yok, ancak yine de hatırlatmakta yarar var.
Diyelim ki, bir art direktör, bir anahtar görsel oluşturdu ve bu anahtar görsel kampanyanın ana teması veya lokomotifi olacak.
Söz konusu anahtar görsel; poster olacak, billboard olacak, web siteleri için banner olacak, katalog olacak, broşür olacak, raket olacak, led ekran olacak…
Olacak da olacak…
Yani her mecraya uygulanacak.
Bir art direktör, eğer gerçekten yaptığı işe veya kendi mesleğine saygı duyuyorsa, şöyle düşünemez, düşünmemelidir:
“Ben nasıl olsa tasarımcıyım, anahtar görselimi yalap şap oluşturayım, orijinallerini zaten grafikerler en ince detayına kadar yapacaklardır.”
Bu düşünce ve iş tutuş tarzı bir art direktör için son derece yanlıştır.
Doğrusu ise, bir anahtar görsel veya herhangi bir görsel tasarım alanında çalışırken, işi en ince detayına kadar sonuçlandırabilmektir.
Yani, diyelim bir objenin gölgesi var.
Üşenmeyiniz sayın art direktör, bir zahmet çiziniz.
Hazır efekt de vermeyiniz efendim, siz art direktör değil misiniz, lütfen erinmeyiniz.
Oturunuz, çiziniz.
Gerekirse saatlerce uğraşınız, işinize özeniniz.
İşinizi, uygulamacı grafikerlere veya grafik operatörlerine, dolayısıyla şansa bırakmayınız.
İşinize özeniniz.
Korkmayın, kimse çalışmaktan ölmemiş…
Konuyla ilgili olarak bir örnek de metin yazarları için verelim.
Metin yazarlarını çok severiz.
Genel itibariyle yaratıcı ve eğlenceli insanlardır. Reklamda yaratıcılık denildiği zaman akla gelen fikir emekçileridir.
Akılları, buldukları parlak fikirleri ve klavyeleri ile yaşarlar.
Ürettikleri işlerin vücut bulduğunu gördüklerinde onlardan mutlusu yoktur.
Ancak bazıları vardır ki aslında onları da ayıpladığımızdan söylemiyoruz, belki de fazlaca yoğun çalışmanın olumsuz bir yanı olarak, en yaratıcı fikirleri bulup kağıda dökerlerken bazen işlerinin ayrıntılarını es geçebilirler.
Bunca yıllık reklamcılık deneyimimize dayanarak söylüyoruz ki, aralarından bazıları (aslında genele oranlandığında çok çok az bir kesimi) yazmış oldukları reklam fikirlerini, kağıda dökerken ayrıntıları atlarlar.
Yukarıda da değindiğimiz üzere buldukları fikirlerin, yazdıkları metinlerin ayrıntılarını not almazlar.
Ya da üstünkörü notlar alırlar.
Bu da, gerek işin oluşturulması sürecinde, gerekse müşteriye yapılacak sunum aşamasında bir takım veri kayıplarına yol açabilmektedir.
Tıpkı art direktörler gibi, sizler de üşenmeyiniz sayın reklam yazarları…
Her şeyi en ince detayına kadar not alınız.
İşinize özeniniz.
Kimsenin işine özendiği için ve çok çalıştığı için bir yerinden bir şey eksildiği görülmemiştir.
Özenli, düzenli ve çalışkan insanlar sürekli kazanırlar.
Kesinlikle kaybetmezler.
Sonunda mutlaka ama mutlaka kazanırlar.
Sunum Sırasında Açıklayıcı Olun
Müşteriye herhangi bir konuda sunum yaparken açıklayıcı olmak son derece önemlidir.
Kendinizi, klasik reklamcı elitistliğine kaptırmayın.
Elbette, işin uzmanı sizsiniz.
Müşteri, zaten işi çok iyi bilse, oturup kendisi hazırlardı, reklamlarını ya da reklam görsellerini…
Ancak, bu olay, sizlerin müşteriyi küçük görme gibi bir hakkınız ve lüksünüz olduğu anlamı gelmez.
Bir reklam görselinde, hangi rengi, hangi sembolü, hangi çizgiyi, hangi fontu, hangi görseli ya da hangi logoyu neden kullandığınızı açıklamakla, müşterinin zihninde karanlıkta kalan noktaları aydınlatmakla ve onu doğru bir biçimde ikna etmekle mükellefsiniz.
Zaten, gerçek anlamda işinin uzmanı bir reklamcı, bir tasarımcı ya da bir iletişimci bu eksende davranır.
Yaptığı işi, neden ve nasıl yaptığını iyi bilir ve ona göre arkasında durur.
Açıklayamayacağı hiçbir işi yapmaz.
Müşteriye Sunum Yaparken Kendinizden Emin Olun
İşine hakim bir iletişimci, müşterisine sunum yaparken özenli, düzenli ve açıklayıcı olmasının yanı sıra, sunum esnasında da kendinden emin olmalıdır.
Bir reklamcı ya da genel anlamıyla iletişimci, sunumunu belirli bir akış çerçevesinde hazırlamalı, konuşması akıcı olmalı ve en önemlisi de sunum sırasında kendinden emin davranışlar sergilemelidir.
Sunum sırasında bocalamak, kekelemek veya kendinden emin olmayan ürkek tavırlar sergilemek, sunumun içeriği ne kadar muhteşem olursa olsun, başarısızlık demektir.
Dolayısıyla kendinden emin olmak, en az sunumun içeriği kadar önemli ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir durumdur.
Öyle durumlar vardır ki, içeriği fazla iyi olmayan sunumlar, kendinden emin ve uzman bir konuşmacı tarafından yapıldığında başarıya ulaşabilmektedir.
Şık Giyinin ve Cool Görünün
Şık giyinmek, cool görünmek de son derece önemli bir husustur.
Bu da esasen, özenli ve düzenli olmanın bir parçasıdır.
Ancak, özenli ve düzenli olmayı daha ziyade, işin içeriği ile ilgili söz ettiğimizden dolayı, buraya da ayrı bir başlık açmayı uygun gördük.
Güzel ve şık giyinmek, cool görünmek, bir insanın kendisine duyduğu saygının yanı sıra, karşı tarafa da gösterdiği saygının, özenin ve önemin bir ifadesidir.
Özenli ve şık bir biçimde yapılan sunumların başarıya ulaşma şansı çok ama çok fazladır.
İnsanlar içerik kadar biçime de son derece önem atfederler.
Dolayısıyla, güzel giyinmek ve şık görünmek burada önemli bir husustur.
Bunu, kültürümüzden bir örnekle açıklamak gerekirse: Nasreddin Hoca’nın “Ye kürküm ye” kıssası tam da bunu ifade etmektedir.
Sunuma Geç Kalmayın
Randevu saatine riayet etmek, toplantılara veya sunumlara zamanında gitmek çok önemlidir.
Bulunduğunuz lokasyonu, müşterinin lokasyonunu iyice etüt edin.
Toplantı saatindeki trafik durumunu iyice araştırın.
Eğer İstanbul ya da Ankara gibi trafiği yoğun bir şehirde bulunuyorsanız, gerekirse biraz erken çıkın…
Sakın geç kalmayın…
Tüm Argümanlarınızı Yanınıza Aldığınızdan Emin Olun
Bir PDF ya da Power Point sunum dokümanı…
Çıktısı alınmış ve siyah kartonlara sıvanmış görsel tasarımlar…
Herhangi bir programda hazırlanmış slayt dokümanları…
Sunum sırasında işinizi kolaylaştırabilecek küçük notlar…
Sunumuzu nasıl kurguladıysanız ve nasıl yapacaksanız, size gereken tüm argümanları yanınıza aldığınızdan emin olmalısınız.
Bu, gerçekten de son derece önemli bir husustur.
Bu hususun es geçilmesi, üniversite sınavına çok iyi hazırlanmış ve kazanması muhtemel bir öğrencinin, sınav kağıdında kaydırma yapmasına benzer.
Yani, küçük bir dikkatsizlik her şeyi berbat edebilir.
Dolayısıyla, sunum sırasında size yardımcı olacak tüm argümanları, tüm dokümanları yanınıza aldığınızdan emin olmalısınız.
Son dakika sürprizi ile karşılaşmamalısınız.
Güler Yüzlü ve Nazik Olmak
Sunum sırasında güler yüzlü ve nazik olmak iletişimin temel kurallarındandır.
İnsanlar, neyi söylediğinizden çok, nasıl söylediğiniz ile ilgilenirler.
Sunum esnasında, güler yüzlü ve nazik davranmalısınız.
Belirli noktalarda sunumu kesip (elbette anlamsal açıdan kesilmemesi gereken yerlerde değil, kesilebilecek yerlerde) sorusu olan olup olmadığını nazik ve güler yüzlü bir biçimde sormalısınız.
Konunuzu anlatırken güler yüzlü ve nazik olmanın yanı sıra, insanlarla göz kontağı kurmalısınız.
Sunum yapıyormuş gibi bir hava estirmekten ziyade, sohbet ediyormuşçasına uzmanlığınızı karşı tarafa hissettirmelisiniz.
Elbette tüm bunları yaparken de başlıkta belirtmiş olduğumuz üzere güler yüzlü olmalısınız.
Sinirlenmemek ve Soğukkanlı Olmak
İşin uzmanı sizsiniz.
Bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın.
Bazı noktalarda, özellikle sunum yaptığınız sırada, sizin ahenginizi bozabilecek sorularla karşılaşabileceğinizi asla unutmayın.
Saçma diye nitelendirilebilecek sorular her zaman gelebilir.
Hele ki bu saçma sorular, sizin çok can alıcı ve önemli bir hususu anlattığınız sırada gelmişse…
Ahenginizin, insicamınızın bozulmasına izin vermeyin.
Bu sorular, bazen iyi niyetli bazen de kötü niyetli olarak sorulmuş olabilir.
Yani, sizi hata yaptırmaya da yönelik olabilirler.
Bu durumda soğukkanlılığınızı korumalısınız.
Soru ne kadar saçma ve akla ziyan olsa da siz, güler yüzlülüğünüzden, kibar tavrınızdan ve konuya hakimiyetinizden asla taviz vermeden, verilebilecek en mantıklı cevabı vermelisiniz.
Bir iletişimci veya reklamcı, birebir iletişimin kurallarını da son derece iyi bilmelidir.
Gerek nazik tavrı, gerekse vücut diliyle olaya hakimiyetini göstermelidir.
Freelance grafik tasarımcılara tavsiyeler içeriğimiz bu konuda size farklı bir perspektif sağlayabilir.
Bu makalemizde müşteriye sunum yapmak konusunu tüm detaylarıyla açıklamaya çalıştık.
Aklınıza gelen her türlü soruyu, merak ettiğiniz her ayrıntıyı, her zaman olduğu gibi lütfen bize yazın.
Bilgi kainattır.
Saygıyla.
Kreatif Direktör