Çağın Gerekliliklerine Uymak
Saygıdeğer grafikerler, çeşitli üniversitelerin grafik tasarım ya da görsel iletişim tasarımı bölümlerinde okuyan kıymetli öğrenci kardeşlerimiz veya başka bir eğitim almış, ancak grafik tasarım sanatında kendisini geliştirmek isteyen değerli takipçilerimiz; bu içeriğimizde sizlere bir grafik tasarımcının çağın gerekliliklere uymasının öneminden ve gerekliliklerinden söz edeceğiz.
20 yılı aşkın bir süredir bu alana gönül vermiş, büyük kampanyalar yönetmiş, eski bir reklamcı, tasarımcı ve iletişimciler olarak çağın gerekliliklerine uymak konusuna özellikle dikkat çekmek ve bu konu hakkında farkındalık oluşturmak istedik.
Yaptığınız İş Sanatsal Bir İştir, Ancak…
Sevgili Grafizula.com takipçileri, öncelikle yaptığınız işin sanatsal bir iş olduğunun farkında olmalı ve kendinizi bu alanda geliştirmelisiniz.
Yani, logo tasarımı yapmak, poster tasarımı yapmak veya herhangi bir görsel iletişim mecrasında herhangi bir tasarım ortaya koymak için program bilmeye gerek yoktur.
Zira, elinizle de çizebilirsiniz ya da çizebiliyor olmalısınız.
Ancak, günümüz piyasa koşulları, adeta sanayileşen reklam sektörü ve ölümüne rekabet, olumlu gelişmelerin yanı sıra bir takım olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir.
Dolayısıyla, yalnızca tasarım bilgisi ve sanatsallık yeterli olamamaktadır.

Daha doğrusu, tasarım bilgisi ve sanatsallık işin ilk kuralıdır.
Bunlar olmadan, istediğiniz kadar program öğrenin, netice alamazsınız.
Ancak, sanatsallık, tasarım gözü ve bilgisi, renk bilgisi, tipografi bilgisi, perspektif bilgisi ve benzeri mesleki bilgilere sahip olunduktan sonra da bir takım gereklilikleri yerine getirmeniz gerekmektedir.
Bu gerekliliklerin en başında, siz tasarımcılar için, teknoloji ve teknolojik altyapıyı oluşturmak gelmektedir.

Yani, sanatsallığın yanına kocaman bir “teknoloji” kavramı koymak ve bunun kurallarına uymak kaçınılmaz hale gelmiştir.
Hayatta her şey bir oyundur ve oyunu kurallarına göre oynamak gerekir.
Kendi Alanınızla İlgili Programları Çok İyi Öğrenin
Sizler tasarımcısınız. Sizin yaptığınız işi (biraz da kendimizden ötürü bildiğimiz üzere) fikir işçiliği olarak tanımlıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili olarak bir makale yayınlamıştık.
İçeriğimiz grafik tasarımcının aslında bir fikir işçisi olduğuna vurgu yapmıştık; arzu edenler ilgili içeriğin tamamına şu linkten ulaşabilirler.

Bu anlamda fikir işçisi olan sizlerin, değerli bir tasarımcı olabilmeleri için, bir takım teknolojik donanımlara da sahip olmanız gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu teknolojik donanımların başında program bilgisi gelmektedir.
Örneğin, grafik tasarım sanatının statik (durağan) bir alanında iş yapan bir tasarımcıysanız, kendi alanınızla ilgili gerekli programları öğrenmelisiniz.
Sözünü ettiğim programları logo tasarım programları başlıklı içeriğimizde çok daha detaylı bir biçimde inceleyebilirsiniz.
Yukarıda verdiğimiz linkte bu programların hangileri olduğunu detaylı bir biçimde anlattık.
Diğer bir taraftan, grafik tasarımın, hareketli (motion) alanında faaliyet göstermek istiyorsanız, Adobe Premiere ya da Adobe After Effects gibi yazılımları tabiri caizse yalayıp yutmanız gerekiyor.

Özetlersek, dilediğiniz kadar sanatsal bir bakış açısına sahip olun; ancak, günümüz piyasa koşulları gereği, eğer bu tip yazılımlara uzaksanız ve dahası bunları pek de öğrenme heveslisi değilseniz, bu işten ekmek yemeniz biraz zor, hatta neredeyse imkansız…
Program Öğrenmek Yetmez, Gelişime ve Değişime Açık Olun
Geçtiğimiz dönemlerde değişim ve gelişim günümüzdeki kadar hızlı değildi.
Bu konuda zihinleri biraz daha açmak adına, sizlere çok basit bir örnek verelim.
Bize göre, fotoğraf düzenleme programlarının şahı, padişahı olan Adobe Photoshop programı, geçtiğimiz dönemlerde, 15-20 sene öncesinde bu kadar hızlı gelişmiyordu.
Adobe yazılım firması şimdiki kadar sık yeni sürüm çıkarmıyordu.
Photoshop bilen bir grafik tasarımcı, yeni çıkan sürümü hemen öğrenmek durumunda değildi.
Programlar ortalama 2 veya 3 senede bir yenileniyor, tasarımcılar da bu değişimi, bazen hızlı bazen de ağır aksak takip ediyorlardı.
Bu anlamda grafik tasarımcılar açısından çok da fazla problem yoktu, zira programların güncellenme hızı, şimdiki kadar hızlı, sık ve sinerjik değildi.
Hatta ve hatta, Macromedia Freehand programı dahi (ki en son versiyonu günümüzden 18 yıl önce, 2003 yılında üretilmiş Macromedia Freehand MX’tir) yakın zamana kadar kullanılagelen bir programdı.
Ancak, belirttiğimiz gibi, teknoloji alanındaki hızlı değişim, gelişim ve rekabet, iyiden iyiye kendisini yazılım alanında da hissettirmeye başladı.
Günümüzde, dünyaca ünlü yazılım devi Adobe, artık her sene yeni bir sürüm geliştirmeye ve piyasaya sürmeye başladı.
Bu yeni sürümler tek ya da birkaç programla da sınırlı kalmadı.
Her programı için yeni yeni sürümler çıkaran Adobe ve onun muadili tüm yazılım şirketleri aslında bir şeyi de zorunlu kılmış oluyordu: Gelişim, gelişim ve gelişim…

Yani, değerli arkadaşlar, eğer sizler bir grafik tasarımcıysanız, (ister hareketli, ister durağan grafik işiyle uğraşın, fark etmez) söz konusu programların yeni sürümlerini öğrenmek durumundasınız.
Bazılarınızın, tam da bu noktada “yahu, her sene yeni versiyon çıkartıyorlar da ne oluyor, ufak tefek değişiklikler yapıyorlar, hepsi bu, amma da abarttınız…” dediklerini duyar gibi oluyoruz.
Durum kesinlikle böyle değil…
Bu farklıkları, versiyonlar arası değişiklikleri en iyi kim bilebilir, biliyor musunuz?
Evet, bu farklılıkları yalnızca, programları gerçek anlamda bilen ve kullananlar anlayabilir.

Öte yandan, versiyonlar arası büyük ya da küçük farklılıklar olmasının da bizce pek bir önemi yok.
Zira, burada dikkatinizi çekmek istediğimiz, değişim ve gelişim.
Eğer bu mantıkta olursanız, teknolojinin gerisinde kalmazsınız.
Çağın gerekliliklerine, daha doğrusu, mesleğinizle ilgili çağın gerekliliklerine hakim olmuş olursunuz.
Çağın Gereklilikleri Yalnızca Teknoloji ile İlgili mi Sanıyorsunuz?
Çağın gereklilikleri, yalnızca teknoloji, yazılım ve benzeri unsurlar ile ilgili değildir.
Tüm bunların yanı sıra, içeriğimizim başlarında özellikle belirttiğimiz ve altını ısrarla çizmeye çalıştığımız sanatsal bakış açısı da var.

Yine artan rekabet ve buna bağlı olarak son derece hızlı gelişen görsel iletişim dünyası için, sanatsal ve estetik anlamda da değişim kaçınılmazdır.
Buna verilebilecek en güzel örneklerden birisi de Pantone markasının her yıl, o senenin trend rengini yayınlamasıdır.
Pantone, her yıl, kendisine göre, o yılın trend rengini yayınlıyor.
Pantone ile ilgili daha detaylı bilgiyi Pantone Spot Renk Nedir başlıklı içeriğimizden edinebilirsiniz.
Yalnızca pantone değil, dünyaca ünlü tüm tasarım şirketleri, reklam ajansları ve görsel iletişim atölyeleri de yaptıkları işler dolayısıyla ister istemez bir moda ve trend oluşturuyorlar.
Dolayısıyla bu işten ekmek yiyen bir grafik tasarımcının, sanatsal anlamda moda olan trendleri yakinen takip etmesi gerekiyor.

Zira, var olan trendleri takip etmemek, görsel iletişim anlamında, sizin, en fazla 3 veya 5 yıl sonra, tabiri caizse “çağdışı” bir tasarımcı haline gelmenize yol açabilir.
Özetle, renkler ve hatta zevkler de artık çok hızlı değişime uğramaya başladığından, görsel iletişimin sanatsal kolu olan bu alanla da ayrıntılı bir biçimde ilgilenmek gerekiyor.
Bizim İşte “Ben Oldum” Diyen Yanılır…
Bizim işimiz, grafik tasarımcılık, (metin yazarlığı da dahil) reklamcılık; her açıdan değişim ve gelişim gerektiren bir iştir.
İzninizle, kendimizden bir örnek verelim.
Bizler 20 yılı aşkın bir süredir, bu piyasanın içinde olan insanlarız.
Okul yıllarımızdan bu yana, neredeyse ömrümüz reklam ajanslarında, grafik tasarım atölyelerinde geçti.
Tüm bunların yanı sıra, büyük ve kurumsal markaların medya iletişim yöneticiliği gibi görevlerde de bulunduk.
Allah bize sağlık, güç ve kuvvet verdikçe de kendi mesleğimizle ilgili insanlara faydalı olmaya, güzel işler yapmaya ve dahası bu işi gerçekten öğrenmek isteyen insanlara da faydalı olmaya çalışacağız.
Ancak, hiçbir zaman “biz olduk, biz şöyleyiz, biz böyleyiz” gibi bir tutum içerisine girmedik, girmeyeceğiz.
Zira, değişimin ve gelişimin hiçbir zaman ve surette bitmeyeceğine inananlardanız.
Bize göre, değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.
Bizler de insanız, tıpkı sizin gibi, herkes gibi…
Eksiklerimiz ve hatalarımız olabilir.
Kimi zaman öyle bariz bir hata yaparız ki bunu ders verdiğimiz ve işi öğrettiğimiz insanlar dahi, çıkıp yüzümüze hatalı olduğumuzu söyleyebilir, söyleyebilmelidir.
Örneğin, her bakımdan, bize göre süper olmuş bir tasarımı, birisi çıkıp eleştirebilir ve bunda da haklı olabilir.
Tüm bunların ışığında, 20 küsur yıllık reklamcılık, tasarımcılık ve iletişimcilik geçmişimizi hiç mi hiç önemsemeden, edindiğimiz tecrübeleri de mesleki açıdan pozitife çevirerek, ilk günün heyecanı ile çalışmaya, öğrenmeye ve gelişmeye devam ediyoruz.
Dolayısıyla, grafik tasarım gibi, gerek teknolojik gerekse sanatsal açıdan son derece hızlı ilerleyen bir alanda, “ben oldum” kibrine kapılmak en büyük yanlışlardan birisidir.
Zira, “oldum” dediğiniz gün, aslında baştan aşağıya kibre battığınız ve bittiğiniz gündür.
Bilgi gelişimdir.
Saygıyla.
Kreatif Direktör