Reklam Kalitesi ve Ürün Kalitesi İlişkisi
Bu içeriğimizde reklamcılık mesleğinin yanıt bekleyen en önemli sorularından birisi olan “reklam kalitesi ve ürün kalitesi ilişkisi nasıl olmalıdır” sorusuna yanıtlar vermek, bu konuda bir takım değerlendirmelerde bulunmak istiyoruz.
Reklamı yapılacak olan ürünün, reklam ile, daha doğrusu adeta güçlü bir enstrüman olan bir reklam ile ilişkisi nasıl olmalıdır?
Bu ilişki neye göre belirlenir ve bu konuda algı yönetimi nasıl yapılır gibi sorulara yanıtlar vermeye çalışacağız.

Grafizula.com olarak, yayın hayatına girdiğimiz günden bu yana, grafik tasarım başta olmak üzere, marka iletişimi, reklam ve reklamcılık üzerine sürekli içerik yayımlamaya, konuya meraklı genç kardeşlerimiz başta olmak üzere, herkese hitap etmeye çalışıyoruz.
İyi Reklam Kötü Ürünü Çabuk Batırır
Bir zamanların ünlü reklam mottosu olan “iyi reklam kötü ürünü çabuk batırır” sözü, biz reklamcılar açısından adeta bir atasözü, bir özdeyiş ya da bir deyim niteliğindedir.
Bu sözün altında çok net bir anlam yatmaktadır. Eğer çok kötü, sıradan ya da vasat diye tabir edilebilecek bir ürününüz var ise, o ürüne olduğundan çok daha iyi ve iddialı bir reklam kampanyası yapmamalısınız.
Şimdi bazılarının aklından şu geçebilir: “iyi işte, ne güzel, kötü ya da vasat ürüne öyle bir reklam kampanyası yaparız, o vasat ürünü öyle bir allayıp pullayıp hedef kitleye sunarız ki ondan sonra gelsin satışlar ve dolayısıyla paracıklar…”
O iş o kadar kolay değil maalesef… Bizler burada marka ismi vermekten özellikle kaçınıyoruz ama reklam ve reklamcılık tarihi bu gibi olaylarla dolu…
Siz, vasat bir ürünü, günümüzün gelişmiş reklamcılık ve marketing taktikleriyle, hedef kitlenize öyle bir sunarsınız ki, bir bakarsınız o ürün adeta piyasada patlamış.
Tabiri caizse, ilgili ürünü peynir ekmek gibi sattırmışsınız.
Eğer bir reklam ajansıysanız ya da serbest çalışan bir reklamcı yahut iletişimciyseniz, müşterinizin tebrik mesajlarına mazhar olursunuz.

“Tebrik ederiz, gerçekten büyük bir iş başardınız, bizim bu vasat ürünümüzü öyle bir sattırdınız ki resmen stoklar dayanmıyor” sözlerini müşterilerinizden duyabilirsiniz.
Asıl tehlikenin başladığı yer de tam olarak burası… Ne demek istediğimizi biraz daha açalım…
Günümüzün Tüketicisi Son Derece Bilinçli
Kalitesiz ya da vasat bir ürünü allayıp pullayıp “bir seferliğine satmak” ile iş ne yazık ki bitmiyor.
Reklamını yapacağınız ürüne, bir reklamcı olarak öncelikle güvenmelisiniz.
Yani, diğer bir ifadeyle öveceğiniz veya referans olacağınız bir insana nasıl güvenmek durumundaysanız, aynı şey kitle iletişim araçları ile yapılan reklam için de geçerlidir.
Bir reklamcı olarak sizler, vasat bir ürünü hedef kitleye yahut diğer bir ifadeyle tüketiciye “çok kaliteli” diye sunabilir, o ürünün deyim yerindeyse yok satmasını sağlayabilirsiniz.
Ancak, asıl olay da tam olarak burada başlamaktadır. Tüketici o ürünü alıp, deneyimledikten sonra, ürünün reklamlarda söz edildiği gibi çok kaliteli ve üst seviye bir ürün olmadığını kolaylıkla anlayacaktır. Bir başka ifade ile yapılan reklam markaya zarar verecektir.
Dolayısıyla, bir ürünün bir kere satılması, daha doğrusu ilk sefer satılması reklam ve reklamcının mahareti ile ilgilidir.
Ancak, aynı ürünün ikinci, üçüncü, dördüncü kez satılabilmesi, deyim yerindeyse tüketicinin alışkanları arasına girmesi yalnızca reklamla olacak iş değildir.
Bunun için, reklamı yapılan ürün ya da hizmetin kalitesi de son derece önemlidir. Zira, özellikle günümüz tüketicisi son derece bilinçli ve akıllıdır.

İnsanlar, belki bir seferliğine mahsus olmak üzere buna kanabilirler, ancak ikinci defa bunun yapılabilmesi neredeyse imkansızdır.
Reklamın Kalitesi ya da İçeriği Ürünün Kalitesiyle Aynı Düzlemde Olmalıdır
Gerçek bir iletişimci ya da tecrübeli bir reklamcı, reklam kampanyasını oluşturacağı ürünü, hizmeti ya da markayı çok iyi tanımalıdır.
Doğru bir marka analizi yapmalıdır. Ürün ya da hizmetin analizinin doğru ve eksiksiz bir biçimde yapılması, bu noktada büyük önem arz etmektedir.
Zira bir reklamcının ya da iletişimcinin, hedef kitleye ürün ile ilgili doğru mesajları etkili bir biçimde verebilmesinin en önemli parametrelerinden birisi ürün, hizmet ya da marka analizinden geçer.
Reklamını yapacağınız ürün son derece kalite, dayanıklı, lüks ve pahalı bir ürün ise, iletişimde bulunacağınız kitleye o doğrultuda mesajlar vermelisiniz.

Böylesine kaliteli, pahalı ve lüks bir ürünün görsel tasarımlarında, ürüne pararlel bir görsel iletişim dili geliştirmelisiniz.
Elbette, aşırıya kaçmamak kaydıyla, reklamlarda biraz olsun abartılabilir. Zira reklam ve reklamcılık, dikkatleri ürünün üzerine çekebilmesi adına bazen abartmayı gerektirebilir.
Ancak, grafizula.com olarak bizim burada söylemek istediğimiz asıl şey abartmaktan ziyade, hedef kitleye doğru bilgilerin ve mesajların güçlü bir biçimde ulaştırılabilmesidir.
Diğer yandan, içeriğimizin başından bu yana verdiğimiz örnek bağlamında, eğer vasat bir ürünün reklam kampanyasını yürütüyorsanız, o ürünün çok kaliteli olduğundan söz etmemelisiniz.
Vasat ürünün dikkat çekici özelliklerini bulup, kitle iletişim araçları vasıtasıyla hedef kitlenize karşı bunları ön plana çıkarmalısınız.
Dilerseniz gelin, bunu yıllarca önce yapılmış başarılı bir televizyon reklamı örneği ile daha somut hale getirelim.
Ali Taran İmzalı Tokai Çakmak Reklamları
Ali Taran Creative Workshop’un bundan yıllar önce yaptığı Ali Desidero’lu Tokai çakmak reklamlarını genç kardeşlerimiz belki hatırlamayabilirler.
Merak edenler şu linkten reklamı tekrar izleyip o güzel günlere geri dönebilirler.

Konumuza geri dönecek olursak, ilgili reklamda Tokai çakmak için “çakar çakmaz, çakan çakmak” gibi son derece akılda yer eden bir yaratıcı slogan kullanılmıştır.
Söz konusu bu slogan, televizyon reklamlarının gücü ve Ali Taran’ın da başarısı sayesinde, o yıllarda adeta dillere pelesenk olmuştur.
Burada, çakmak abartılmamıştır. Reklamda, çakmak için çok kaliteli, çok muhteşem ve mükemmel gibi ifadeler bulunmamaktadır. Yani diğer bir ifadeyle “abartılı” bir reklamcılık söz konusu değildir.
Yalnızca, çakmağın çakıldığı anda yandığını belirten ve iletişimi bunun üzerine kurgulayan “çakar çakmaz çakan çakmak” sloganı kullanılmış, çakmağın işlevselliğine vurgu yapılmıştır.
Grafizula.com olarak bizce, Ali Desidero’lu Tokai Reklamları deyim yerindeyse hedefi 12’den vurmuştur.
Bu örneğimiz vasıtasıyla, duayenimiz, ustamız ve büyüğümüz Ali Taran’ı da saygıyla anıyor, ona sağlık, başarı ve uzun ömürler diliyoruz.
Reklam ya da Reklamcılık Hedef Kitleye Yalan Söylemek Değildir
Bir ürünü, olduğundan farklı göstermek, hedef kitleyi yanıltmak ve bu sayede satın alma davranışının gerçekleşmesini sağlamak, bir markaya anlık olarak ya da kısa vadede yarar getiriyormuş gibi görünse de, aslında markayı marka olmaktan çıkaran, henüz markalaşma aşamasında olan bir markanın deyim yerindeyse tüm karizmasının yerle bir olmasına yol açan, hatalı bir iletişim modelidir.
Bu, kısa vadede iyi sonuçlar doğurabilir; ancak orta ve uzun vadede markayı deyim yerindeyse yok eder.
Sonuç
Tanıtımı yapılacak olan ürün ya da hizmetler, hedef kitleye, doğru mesajlar, doğru görseller ile “etkili” bir biçimde sunulmalıdır.
Etkili sunulmasından kasıt, olduğundan farklı gösterilmesi değildir.
Ürünün ön plana çıkan, tabiri caizse işe yarar özellikleri bulunmalı ve iletişim stratejisi bunun üzerine kurgulanmalıdır.

Bu içeriğimizde reklam kalitesi ve ürün kalitesi ilişkisinden söz etmeye çalıştık.
Her zaman olduğu gibi merak ettiklerinizi bize sorabilir, bizden destek alabilirsiniz.
Bilgi meraktır.
Saygıyla.
Kreatif Direktör