Revizyonda Boğulmak
Bu yazımızda, müşterilerin kimi zaman anlamlı, kimi zaman ise anlamsız isteklerine yanıt vermeye çalışan, revizyonların içinde boğulan, sıkılan, bu nedenle işinden soğuyan, grafik tasarım sanatına gönül vermiş değerli genç arkadaşlarımıza ve kıymetli meslektaşlarımıza, 22 yıldır reklamcılık piyasasında bulunan iletişimciler olarak, Grafizula.com olarak, bir takım önerilerde bulunmak istiyoruz.
Paylaşacağımız şeyleri dikkatle okumanızı ve eğer alabiliyorsanız, belirli yerlerini not almanızı öneririz.
Bu yazdıklarımızın, bir anlamda ders niteliğinde olduğunu söylersek, abartmış olmayız.
Konumuza başlamadan hemen önce, revizyon nedir, sorusu yanıtlamak konuyu kavrama açısından çok daha yararlı olacağından, dilerseniz öncelikle revizyonun ne olduğuna bakalım.
Revizyon Nedir?
En yalın anlamıyla revizyon, grafik tasarım mesleği, sanatı ve reklamcılık açısından revizyon; müşterinin ya da reklam verenin herhangi bir iş üzerinde değişiklik talep etmesidir.
Örneğin bir antetli kağıt tasarımı yaptınız.
Bunu müşterinize sundunuz.
Müşteriniz baktı ve dedi ki: “Elinize sağlık, çok güzel olmuş ama logo sol üst köşede değil de ortalansın, biraz da büyüsün. Alt bantta kullanılan renkler iki değil tek renk olsun…”
İşte bu bir revizyondur.
Elbette pek çoğunuz revizyonun ne olduğunu gayet iyi biliyorsunuz ancak, bizim yapmaya gayret ettiğimiz şey daha ziyade şu: Konuyu hiç bilmeyen birisinin de yazıyı okuduğunu varsayarak yazmaya ve daha açıklayıcı olmaya çalışıyoruz.
Konumuza geri dönecek olursak, oluşturduğunuz antetli kağıt tasarımı için sizden istenilen değişikliklere veya taleplere revizyon diyoruz.
Hazır antetli kağıt tasarımından söz etmişken, kurumsal kimlik tasarımı için daha önce detaylı bir makale yayınlamıştık. Söz konusu makalede, kurumsal kimlik tasarımında nerelere dikkat edilmesi gerektiğinden ve işin püf noktalarından söz etmiştik. Arzu edenler ilgili içeriğimize şuradan ulaşabilirler ve kurumsal kimlik tasarımı ile ilgili çok daha detaylı ve doyurucu bilgilere sahip olabilirler.
Mantıklı Revizyonlara, Evet…
Değerli arkadaşlar, kimse mükemmel değildir, kimse kusursuz değildir.
Dilediğiniz kadar iyi eğitim almış olsanız da yıllarınızı bu işe vermiş profesyonel bir tasarımcı olsanız da kusursuz olmama durumu aynen geçerlidir.
Herkes hata yapabilir, herkes bir takım şeyleri eksik yapabilir.
Dolayısıyla, müşteri tarafından, size bir revizyon verildiğinde öncelikle yaptığınız işi ve kendinizi sorgulamanızı öneririz.
Bu istek ne kadar mantıklı ne kadar değil?
Bu soruyu kendinize sormanızı tavsiye ederiz.
Eğer müşteriniz isteklerinde haklıysa ve istekler makul, kabul edilebilir isteklerse, bunu özellikle müşteri memnuniyeti açısından söylüyoruz, verilen değişikliği kayıtsız şartsız yapın…
Hatta bunu yapmakla da kalmayın, hızlıca yapın ve gönderin.
Attığınız mailde de, tam olarak özür dilemeseniz de (çünkü her durumda özür dilemek size faydadan çok zarar getirebilir) müşterinizin haklı olduğunu hissettirecek bir dil kullanmanızı tavsiye ederiz.
Uzun lafın kısası, burada yapılacak bir şey yok.
Zira, haklı ve geçerli bir talep söz konusu…
Göreceli Durumlar Olabilir
Grafik tasarım sanatında, her kullanılan rengin, objenin, sembolün, fontun veya görselin bir anlamı olmak zorundadır.
Zira, yapılan iş, sözle değil, görselle ve görsellikle kitleye yapılan iletişimdir.
Dolayısıyla, grafik tasarım sanatı açısından düşünüldüğünde, çoğu zaman zevkler ve renkler tartışılmaz, genel geçer ifadesi yanlıştır.
Bir başka ifade ile yapılan iş eğer doğru bir tasarımcı tarafından oluşturuluyor ise, her kullanılan unsurun bir anlamı ve önemi olmalıdır.
Yani, sözgelimi, siz bir poster çalışmasında, tam da konsepte uygun renklerle çalıştınız.
Müşteriye bu çalışmayı sundunuz.
Müşteri baktı ve dedi ki: “çok güzel elinize sağlık, ama ben bu renklerin bir ya da iki ton açığını da görebilir miyim?”
Yani sizin çalıştığınız ve konsepte uygun renklere çok aykırı, konsepti bozacak renkler kullanmanızı istemedi.
Sadece, aynı renk skalasının içerisindeki renklerle çalışmayı bir daha görmeyi talep etti.
Esasen düşünüldüğünde, görmese de olur ama görmek istiyor.
Peki bu hakkı mı? Evet, kesinlikle hakkı…
Sizin bu noktada yapmanız gereken şey, çalışmayı onun istediği gibi revize edip tekrardan sunmak.
Bunu yaparken de kesinlikle müşterinize mırın kırın etmemenizi, isteğini yerine getirip çalışmayı yeniden sunmanızı öneririz.
Her şeyden önce, yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu onun hakkı ve haklı bir talep…
Çok Net Durumlarda Uyarıda Bulunun
Bazı durumlar vardır, bunlar çok nettir.
Neredeyse tartışmaya kapalıdır.
Örnek vermek gerekirse, diyelim ki bir zeytinyağı markasına logo tasarımı yapıyorsunuz.
Logoyu yaptınız, bitirdiniz, sunum haline getirdiniz ve müşterinize sundunuz.
Müşteri size “Elinize sağlık güzel olmuş, fakat logoda yeşil renk kullanmışsınız, biz bu logoyu kırmızı olarak da görebilir miyiz?” şeklinde dönüş yaptı.
Evet değerli arkadaşlar, burada çok net bir durum söz konusu.
Zira, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Grafizula.com olarak 22 yıllık reklamcılık ve tasarımcılık deneyimimize dayanarak şunu net bir biçimde söyleyebiliriz ki, bizler şimdiye kadar kırmızı ile oluşturulmuş bir zeytinyağı logosuna ya da kurumsal kimliğine rastlamadık.
İllaki yoktur, olamaz demiyoruz ama “biz görmedik ve rastlamadık” diyoruz.
Yani, özetle kastetmek istediğimiz şu: kırmızı ile oluşturulmuş bir zeytinyağı logosu yaygın bir trend değil, belki de hiç kullanılmıyor.
Bunun ana nedeni, zeytinin ve zeytinyağının doğal renkleri itibariyle kırmızı renge uzak olmasıdır.
Dolayısıyla, size böyle bir taleple gelen müşterinize, durumu ayrıntılarıyla izah etmenizde büyük yarar var.
İşin doğru bir biçimde yapılabilmesi adına, zeytinin ve zeytinyağının doğal renklerinden yararlanılması gerektiğini müşterinize, uygun ve uzman bir dille anlatmanız, dahası onu ikna etmeniz gerekiyor.
Zira, her markanın kendine has bir rengi ve trendi olması gerekir.
Grafik tasarım gibi hedef kitle ile görsel iletişim kurulan bir alanda, bazı şeyler kişisel zevklere bırakılamaz.
Dolayısıyla, bir takım şeyler, zevklerden bağımsızdır. Objektif görsel iletişim kriterleri söz konusudur.
Bu tip istekleri hemen yapmak yerine, öncelikle müşterinize bu isteğin mantıklı bir istek olmadığını izah edin.
Yalnız burada çok önemli ve hassas bir nokta var ki o da şu: Bu isteğin doğru ve yerinde bir istek olmadığını müşterinize öyle bir anlatmalısınız ki, müşteriniz hem ikna olsun hem de size kırılmasın.
Dolayısıyla “kibar bir dil” kullanmanın yanı sıra “uzmanlık içeren bir dil” kullanmak da son derece elzemdir.
İnatçı ve Egosu Yüksek Birisi ile Karşılaşırsanız
Bazı insanlar körü körüne inatçıdırlar.
Dediğim dediktirler. Siz ne kadar anlatırsanız anlatın illaki kendilerinin istediği olsun isterler.
Tabiri caizse, sizi bir grafik tasarımcı olarak değil, bir grafik operatörü olarak görürler.
Yaptığınız işin, aslında sanatsal bir iş olduğunun farkında olmamaları bir yana, sizin mesleğinizi program kullanmaktan öte bir iş olmadığını düşünürler.
“Ne olacak canım, o programı bilsem ben de yaparım” der gibi bir havaları ve düşünceleri vardır.
Grafik tasarım sanatını küçümser ve üstten bakarlar.
Hazır yeri gelmişken, daha önce kaleme aldığımız yazılarımızın birisinde, yukarıda sözünü ettiğimiz konuya çok daha detaylı bir biçimde değinmiş ve grafik tasarımcıların çalışmak istemeyeceği müşteri tiplerinden söz etmiştik.
Bu makaleye de şuradan ulaşabilirsiniz.
Egosu yüksek, amacı iş yapmaktan çok kendi egosunu tatmin etmeye çalışan bir insanla karşılaştığınızda yapabileceğiniz iki yol var.
Hemen bunlara da değineyim.
1) Bu Şartlar Altında Sizinle Daha Fazla Çalışamam
Değerli arkadaşlar, sizler grafik tasarımcısınız.
Yani, aslında, (gerçek anlamda hak edenler için söylüyoruz) hepiniz birer sanatçısınız.
Dolayısıyla, mesleğinize saygısızlık yaptırmayın.
Eğer, her şeyi tüm ayrıntısıyla izah ettikten sonra, hiçbir dayanağı olmadan, halen daha kendi isteğinde direten, amacı kendi egosunu tatmin etmek olan ve “parayı ben verdim, düdüğü de ben çalarım” biçiminde yaklaşan, kaba insanlarla çalışmamanızı tavsiye ederiz.
Burada atılabilecek en doğru adımın kibar bir biçimde kendisiyle çalışmayı sonlandırmak olduğunu söyleyebiliriz.
Tabi ki bu biraz da kişisel bir tercihtir.
Ancak, 22 yıllık reklamcılık ve tasarımcılık geçmişimize dayanarak şunu söyleyebiliriz:
Kendinize, işinize ve mesleğinize saygısızlık yaptırmayın.
Enerjinizi kavgaya, çekişmeye ve zıtlaşmaya ayırmayın.
Kibar bir biçimde “güle güle” deyin, olsun bitsin…
2) Müşteri Daima Haklıdır: O Halde Tamamdır
Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi, bu biraz da kişisel bir tercihtir.
Kişisel tercihlere ek olarak, ekonomik durumunuz ile de yakından ilgilidir.
Yani, eğer o sırada paraya çok ihtiyacınız var ise, bazen gözünüzü kapatıp, olmayacak işleri de yapabilirsiniz.
Bu durum utanılacak bir durum değildir.
Doğru yaklaşım bu olmamakla birlikte, bazen böyle davranmanız da gerekebilir.
Söz konusu durum, yalnızca ve yalnızca mecburiyetten kaynaklanan bir durumdur.
Baktınız müşteri çok ısrarcı, ne söyleseniz fayda etmiyor, diğer bir yandan paraya ihtiyacınız var; yapacak bir şey yok, gözünüzü kapatın, yapın gitsin…
Müşteri Çok Fazla Revizyon Veriyor Beğendiremiyorum, Ne Yapmalıyım?
Müşteriniz çok fazla revizyon veriyorsa veya bizim mesleki tabirimizle “çok fazla revizyon yiyorsanız” bu iki durumdan kaynaklanıyor olabilir.
Birincisi, müşteriniz çok titizdir, zor beğeniyordur ve buna bağlı olarak sizin yaptığınız iş onun algısını tatmin edecek seviyede değildir.
İkincisi ise, siz (uzman bir tasarımcının gözünden objektif grafik tasarım kriterlerine göre) on numara iş yapıyorsunuzdur ama karşı taraf bunu anlayabilecek ve değerlendirebilecek seviyede değildir.
Eğer müşteriniz çok titiz ise ve sizin yaptığınız iş onun algısına yetişemiyor ise hatayı kendinizde aramalısınız.
Revizyonların içinde boğulmaktansa yaptığınız işi karşınıza alıp objektif bir biçimde değerlendirin.
“Bu iş benim şirketim için yapılmış olsaydı, acaba beğenir miydim, bu işi onaylar mıydım?” diye kendi kendinize sorun.
Sürekli revizyon yemek istemiyorsanız, bir işi bitirdikten sonra müşterinize göndermeden önce her bakımdan değerlendirin.
Gerek tasarım açısından gerekse tasarımda yer alan bilgilerin doğruluğu bakımından, işi iyice kontrol edin.
Bizim işimiz aslında ayrıntı işidir.
Tasarımda yer alan objelerin dengesi iyiyse, fontlar, renkler doğru kullanılmışlar ise, kısacası tasarımsal açıdan düzgün bir iş ise, tasarımda yer alan bilgilerde herhangi bir hata yoksa, son olarak hizalamaları da kontrol edin.
Hizalamaları kullandığınız programın cetvel aracı ile kontrol etmeniz daha doğru sonuçlar almanızı sağlar.
Yaptığınız bir işten her anlamda emin olduktan sonra, işi onay için müşteriye gönderebilirsiniz.
Müşteri Titiz ise Siz Daha Titiz Olun
Yaptığınız işin sürekli değiştirilmesinden memnun değilseniz daha titiz olmalısınız.
Hatta, müşteriden daha da titiz olmalısınız.
Detaylara önem verin ve bitirdiğiniz işi alıcı gözüyle inceleyin.
Titiz bir müşteriye iş beğendirmenin yegane yolu, ondan daha titiz olmaktır.
Hatta, yalnız kendiniz değil, bu konuda başkalarından da yardım alın.
Bakın, mesela bizler kendi yaptığımız işten bir örnek verelim.
Görsel iletişim ve reklamcılık süreçlerinde 22 yıllık deneyimi olan Grafizula.com olarak, bir logo tasarımı çalışmasını, onaya göndermeden önce, herkesten fikir alıyoruz. Küçük bir çocuktan, yaşlı bir dedeye kadar… Herkesin fikrini alıyoruz.
Diyelim ki 3 alternatifli bir logo tasarım çalışması oluşturduk.
“Sizce hangi logo daha güzel olmuş?” diye konuyla alakalı, alakasız herkesin görüşünü sormak, inanın size büyük avantaj sağlar.
Bu yöntem bizi hiçbir zaman yanıltmadı ve sürekli doğru hedefe ulaştırdı.
Özetle söylemek istediğimiz, yalnızca kendiniz kontrol etmekle kalmayın, çevrenizdeki insanlardan da görüş alın.
Revizyonlar Hep Vardır ve Olacaktır
Revizyonlar her zaman vardır ve olacaktır.
Ancak, şunu söylemekte özellikte yarar görüyoruz ki, bir grafik tasarımcı olarak, gelişime açıksanız, eleştiriye kapalı değilseniz ve sürekli kendinizi yeniliyorsanız, göreceksiniz ki bir zaman sonra müşteriden gelen revizyonlar azalacak.
Gönderdiğiniz işlerde fazla bir değişiklik istenmemeye başlayacak.
Hatta bir zaman gelecek ki, gönderdiğiniz işler aynen onaylanacak ve sizler bundan büyük bir keyif alacaksınız.
Ancak, yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu süreç, sizin gelişime açık olup olmamanızdan tutun yeteneğinize, eğitiminizden tutun kişisel özelliklerinize göre içerisinde pek çok parametre barındıran bir süreçtir.
Yukarıda söz etmiş olduğumuz tüm şartlar tamamsa geriye en önemli şey kalıyor: Zaman…
Zamanla mesleğinizde gelişecek, değişecek ve ilerleyeceksiniz.
Buna bağlı olarak da işlerinize gelen revizyonlarda da gözle görülür bir biçimde azalma olacak.
Bu azalma sizin istikrarınıza bağlı olarak azalacak ve belki de bir gün yok olmaya yüz tutacaktır.
Yeter ki sizler doğru insanlarla çalışın.
Yeter ki siz kendinizi sürekli geliştirin.
Yeter ki öğrenmenin durağan bir şey olmadığını bilin.
Ve yeter ki mesleki açıdan her zaman meraklı olun…
Bilgi gelişmektir.
Saygıyla.
Kreatif Direktör